14 Aralık 2017 Perşembe

Tekrar Merhaba..


Çok uzun bir süre gmail adresime ve blog içeriğine ulaşmam, sebebini anlayamadığım bir sorundan dolayı mümkün olmadı, son denememde nasıl oldu da bu sorun düzeldi onu da anlayabilmiş değilim...

Bu arada çöven kökü ve suyuyla ilgili çok sayıda talep ve yorum birikmiş, üzerinden 2,5 yıl geçenler dahi var..çoğu için anlamı kalmamış olabilir fakat  dönüş yaptım.

Ayrıca geçen süre zarfında çöven köküyle ilgili internet kaynaklarındaki bilgilerde de artışlar oldu. Çöven Suyu Nasıl Hazırlanır bölümünün altında Yalçın Bey'in kendi tecrübesini ve çöven suyundan köpük yapımının videosunu eklemesi harika oldu.
Burda tekrar linkini ekleyelim.


Bir de çöven köküyle ilgili TRT belgeseli çekilmiş o da harika...



Bu arada çalışıyor olmamın üzerine bir de Bursa Teknik Üniversitesi'nde Kimya Bölümü öğrenciliğim de eklenince  çöven gibi pek çok şey daha  odak noktam olmaktan çıktı... kullanımı daha pratik ürünlere kaymalarım oldu.

Bursa Merkez'den toprağın bizi çağırdığı Mustafakemalpaşa İlçesi'ne hem işimizi hem evimizi
taşıdık, burada arıcılığın yanısıra belgesiz de olsa organiğe en yakın olabilecek gıda ürünlerinin temini ve gücümün, zamanımın yettiğince de yetiştirilmesine başlamış bulunmaktayım. 

18 Kasım 2012 Pazar

Sabun Hakkında Merak Ettiklerimiz


Sabunun eski Osmanlı tıbbında çok önemli bir yeri var. Temizlik denince akla sabun gelir. Yüz ve vücut, çamaşırlar ve bulaşıklar bu “mucize temizleyici” ile yıkanır. Bu sebepten Osmanlı’da sabun imalatı çok gelişmiş, kalitesi yükseltilmişti...Devlet hesabına sabunun kontrolünü yapanların yanı sıra, alıp satanlar ve tüketiciler bu kaliteyi test edebilecek düzeyde idiler. Bu sebepten, kaliteli sabunlar yüksek fiyata satılabiliyordu.

Sabunun ilk ortaya çıkması hikâyesinde hep aynı şey anlatılır; Roma imparatorluğu döneminde, tapınakların yakınındaki nehirlerde çamaşır yıkayan kadınlar, tapınaklarda kurban edilen hayvanların yağları ve odun küllerinin sabunlaşarak çamaşırları tertemiz yapması ile sabunu fark etmişler.

Hâlbuki yazılı kaynaklar, sabunu, ilk kez Sümerlerin MÖ 4000 yıllarında kullanmaya başladıklarını; Mezopotamya’da iyice gelişmiş olan dokumacılık sanatında iplik ve kumaşların yıkanması için sabun, potas ve şap kullanıldığını belirtir. MÖ 2500 yıllarında Sümerlere ait kil levhalar üzerindeki yazılarda sabun yapılması ile ilgili yazılara rastlanılmıştır. Sıvı yağlarla sabun yapımı hakkındaki bilgileri de Antik Mısır’da buluyoruz. Orta Asya kökenli olan ve ham yünden üretilen keçenin üretim aşamasında sabunlu suyun kullanılması, Orta Asya ile de bir bağlantısı olduğunu gösteriyor. Bütün bu bilgiler, bize sabunun tarihinin çok eski olduğunu, 6.000 yıldır insanların çeşitli maddeleri kullanarak sabun ürettiklerini gösteriyor.

Bu “yağı yağla yıkamak” formülündeki mucizevî temizleyici, insanın hayatına en güzel şeklide girmiş ve insanlar tarafından en güzel şekle getirilmişti. Eski sabun imalatçıları, imalathanelerinde, ellerinde bulunan hayvanın iç yağlarını veya zeytinlerin sıkılmasıyla çıkarılan zeytinyağından geri kalan tortulu yağlı kısmı kullanırdı. Bu yağlar, içinde alkali madde olan bitkilerin külleri, potas, şap, bor, borit veya sodyum hidroksit ihtiva eden doğal minerallerle kazanlarda kaynatılarak sabunlaşması sağlanırdı. Zamanla sabunlaşmayı sağlayacak sodyum hidroksit (kostik) ayrıştırılarak elde edildi. Sabun elde edilirken, bu madde çok dikkatle, sadece sabunlaştıracak kadar konulur ve sabunlaşma bittikten sonra deriyi tahriş edecek kostik kalmasın diye sabun defalarca su ile yıkanırdı. Sabun imalatçısı elde ettiği sabunun içinde tahriş edecek bir kalıntı kalıp kalmadığını diliyle yalayarak test ederdi. Sonuçta “yenebilecek!” saflıkta sabun tüketiciye sunulurdu.

Bugünkü sabunlara gelince; sanayileşen sabun için üreticinin düşündüğü tek şey vardı: “Ucuza mal etmek.” Bunun için de, hayvan iç yağları, artık sabun imali için kullanılan tek madde haline geldi. Yemeklerde kullanılan zeytinyağını, sabun imalinde kullanmayı hiç düşünmediler. İkinci olarak devreye giren “rekabet”, daha çok köpüren sabunu esas aldı. Bu köpürtücü maddelerin sabuna ilavesi demekti. Daha şeffaf, daha hoş kokulu, daha köpüren… Derken, sabun kişiliğini kaybedip, bir kimyasal madde haline geldi.

Saf sabunun ise bir tek amacı vardı “ temizlemek”. Basit formülüyle bunu başarıyordu ama piyasada yarışan sabunlara ilave edilen koruyucu maddeler, renk maddeleri, sentetik kokular, sabun isminde ve görünüşünde “deterjanları” doğurdu. Ülkemizde de bu “asrî” leşen sabunlar, saf sabunmuş gibi sorgusuz sualsiz kullanılıyor...

Son senelerde, sabunda “doğallık” modası ön plana geçti. İnsanımız yediği, içtiği ve kullandığı kimyasalların hayati tehlikesini öğrendi. Bir de batı dünyasından doğallık rüzgârları esmeye başlayınca, bu konuda çalışmalar hızlandı. Bize sunulan, fabrikasyon sabunların sabun gibi kokması için, sentetik koku imal edenlere çok iş düştü. Sabun gibi kokan ve görünen, çok ucuza alabildiğimiz kimyasal karışımlar piyasayı doldurdu.

Anadolu’da yüzyıllardır uygulanan sabunculuk geleneği devam edemedi. Bu sabunlara talep kalmadı. Bu sanatla uğraşanlar başka işlere yöneldiler. Her şeye rağmen bazı bölgelerimizde bu sanat devam edebildi ise de bu doğal sabunlar batı dünyasının dikkatini çektiğinden tamamı ihraç ediliyor. Eski geleneği devam ettiren kaliteli sabunlar bize ulaşamıyor.

Doğal sabun tekrar para getiren bir ürün olmaya başladığından beri bu sanatı yeterince bilmeyenler ufak imalathanelerde yağları ölçüsüz ve kontrolsüz kostikle sabunlaştırıp tahriş eden sabunlar imal ediyorlar. Başka bir imalat şekli de “soğuk sabun” denen tamamen mikserle karıştırarak imal edilen kimyasal çorbalar. Bence en kötüsü sabun sanayinin bu modayı kullanmasıdır. Kimyasal olarak hazırlanan sabunlara birkaç damla zeytinyağı veya defne yağı ilave edip büyük reklamlarla zeytinyağlı sabun diye satışa sunuluyor. Bu sabunların içindekiler kısmına bir bakın lütfen. En masum görünen sabunlar bile zeytinyağı ile güzelce sabunlaştırma yapılmayıp hazır sabun bazı, sodyum Tallowate’la hazırlanıyor. Sodyum Tallowate denilen baz, hayvan iç yağlarının kostikle sabunlaştırılması ile elde edilen sabun ana maddesidir. Burada kullanılan maddenin hayvan iç yağı olması sorun değil. Bu yağlar tabii maddeler ve cilde zararı yok. Fakat hangi hayvansal yağlar, hangi şartlarda ve nasıl sabunlaştırılıyor bunları bilmiyoruz. Yığınla köpürücü, renklendirici, koku verici madde, parafin türevleri, gıdalarda yasaklanmış koruyucu maddeler ilave ediliyor. Bunları o “saf! doğal!” sabunların etiketlerinde okuyabiliyorsunuz. Böyle sabunlara ilave edilen “otlar, kökler ve doğala özdeş parfümler!”le zenginleştirilen; pasta şeklinde, karpuz, çilek türlü tropik meyveler şeklinde şeffaf, yenecek kadar iştah kabartan sabunlara ne demeli? Sabun kimliğinden utanmış olmalı! O mütevazı bir mucizedir. Amacı da sadece temizlemektir...

Artık cildimizi doğal sabuna emanet ederken o gönül çelen reklamlara değil, sabunun etiketindeki içindekiler kısmına bakalım! Bu bilgiler, bize sabun gibi sabunu gösterecektir…

Prof. Dr. Ayten Altıntaş
 
Bu Yazı Organik Sabun Facebook Ürün/Hizmet sayfasından alınmıştır.
 
  KÜL SUYU ile  SABUN YAPIMI çok değerli bilgiler bunlar...
sabun yapımında kullanılan sodyum hidroksitten kaynakli sabunlarin dogalliklarini yitirdikleri,kimyasal icerik kazandiklari dusunulur ve bu yuzden ev yapimi dogal sabunlarda kimyasal olmadigi dusuncesi artar..oysa her durumda sudkostik yada kostik yada kostik soda yada sodyum hidroksit,tum bu isimler ayni maddeye aittir,her durumda sabun varsa kostik kullanilmis demektir..
ozelde en cok aldigim soru su oldu..ağac külünden,külden sabun yapmak daha mi dogal,daha mi saglikli,oranlar nedir,kul suyu nasil hazirlanir vs vs..

birincisi agac kulunden elde edilen su da alkali sudur..sodyum hidroksitin dogal yolla elde edilmis karsiligidir..sodyum hidroksit derisik halde tek basina saglik acisindan riskli,kullanim sirasinda potansiyel tehlikelidir ancak yagla tepkimeye girip sabunlasma prosesine girdiginde sagliga zararli etkisini kaybeder..yani aslinda sagliksiz olan kostigin kullanilmasi degildir..sagliksiz olan bilmeyen ellerde yanlis oranlarda kostik kullanilmasidir..ben kul sabununun klasik sodyum hidroksit sabunundan daha saglikli olduguna inanamiyorum bir turlu...yine de kul suyu ile sabun yapmak isteyenler icin kul suyunun hazirlanisini veriyorum...

agacin cinsi cok muhim degil.bazi agaclar yandiklarinda daha beyaza donuk kul verir bazilari daha koyu renkli kul verir,bu sadece suyun rengini etkiler ve tabii sabunun rengine de yansir...mahalle firininizdan kul isteyebilirsiniz,koylerde hala ekmek firinlari varsa ordan biraz kul asirabilirsiniz..yada cok kararli iseniz kulu rahat alabileceginiz bir alanda ates yakip saatlerce karistirip kendi kulunuzu elde edebilirsiniz...atesle hasirnesir olmaniz halinde her turlu guvenlik tedbirini almayi unutmayin.yangin riskine karsi sondurucunuzu vs herseyinizi hazirda tutun...tehlike yaratabilecek herseyin onceden kucuk ihtimal de olsa tedbirini alin..

simdiii..kulu elde ettiniz.odun kulunu suya ekleyeceksiniz.suyu kulun uzerine eklemeyin,pofff diye her yana ucusur..suyu kovaya alin (plastik kova olur) ve uzerine kulu ekleyin..suyun saf su yada aritilmis su olmasinda fayda var ama ben sise suyuyla da denedim oldu..eskiler yagmur suyunda hazirlarmis,yagmur suyu bulabilenler yagmur suyuyla hazirlasin,nostalji olur hem suya kulleri ekledikten sonra kapagini kapatip en az 1 gun dinlendirmeniz gerekiyor,bu bekleme suresi ardindan suyu suzup alacaksiniz..

kul suyunun konsantrasyonunu anlamak icin uc metod var..birincisi bahtsiz bir tavuktan bir tane tuy alip suya batiracaksiniz,1-2 dakika icinde tuy erirse suyun konsantrasyonu tamamdir.erimezse seyreltik kalmistir sabununuz olmaz..daldirdiginiz anda erirse cok kuvvetli gelmistir,su ekleyin..
ikinci metod,yumurta metodudur.yumurta suda dengede durursa konsantrasyon tamamdir.suya batarsa kul ekleyin,suyun ustunde yuzerse su ekleyin.yumurta ortalama bir sekilde durmali..
ucuncu metod ise ph kagidi kullanmanizdir.ph kagitlarinda asit baz renk skalasi olur ve baz suyunuzun kuvvetli yada seyreltik olusunu bu skalada karsilik geldigi renkten anlayabilirsiniz..

ideal alkali derecesinde kul suyunuzu elde ettiginizde evde sabun yapmak icin dogal kostiginiz hazir demektir.sabun yapiminin kalan kismi tipki sodyum hidroksitle yapildigi sekilde devam edilir..
 
Bu yazı da Organik Sabun Facebook sayfasında Deniz Hatipoğlu'nun yorumundan alınmıştır.
 

13 Kasım 2012 Salı

Doğal Temizleyicim Çöven'den Haberler

Nobel ödülüne aday gösterilen Sn.Faruk DURUKAN (Dünyanın en büyük bitki özü tesisinin kurucusu Balıkesir Edremitli İşadamımız ) Çöven'den Saponin üretimini ülkemizde başlatmış, bizim bugün haberimiz oldu !

Buyrun burdan izleyelim.
Çöven Van Ekonomisine Hayat Verecek !

11 Kasım 2012 Pazar

Çöven Kökü Suyu Nasıl Hazırlanır ?

Her türlü temizlikte kullanabileceğimiz Çöven Kökünün Suyunu şu şekilde hazırlıyoruz:


                                                                                


(Bizim kullandığımız Çöven kökleri kabukları soyulmuş ve kırılmış, ufalanmış haldedir)


100-150 gr çöven kökünü 3 kere kaynatacağız.

I. kaynatmada, 1 bardak çöven kökünü 3- 3,5 lt suyla 30 dk kaynatıyoruz.

Bir kaç saat dinlendiriyoruz, hem soğuma hem de özün suya geçmesi için gerekmektedir.

Soğuyan çöven suyunu  Süzerek 10  lt  lik su şişesine aktarıyoruz.

Aynı şekilde  2. ve 3. kaynatmaların sularını da soğuyunca pet şişeye aktarıyoruz. 3 kaynatma sonunda homojen  çöven kökü suyumuz hazırlanmış oluyor.

Kaynama sırasındaki su kayıplarından sonra elimizde 8  lt civarında doğal temizleyici bulunuyor.

Elde edilen bu temizleyici saç yıkamadan bulaşığa, yüzey temizlemeden çamaşıra kadar 1 hafta boyunca oluşan tüm temizleyici ihtiyacımızı karşılıyor.

Yani 1 kg Çöven Kökü  7 hafta kadar yetebiliyor.

Bir iki günlük kullanacağımız kadarı el altında, kalanının içine biraz sirke katarak serin bir ortama (ekşime yapmaması için) kaldırıyoruz. (Sirke katarak dolaba veya serin ortama alma fikri de Esra Coşkun Hanımefendi'ye aittir.)

10 Kasım 2012 Cumartesi

Uygulamalar

Bulaşık Makinası: Çöven Kökü Suyu  bulaşık makinası kullanımında, gerek köpürme, temizleme ve  parlatma için bizden 10 puan aldı.

Makinanın detarjan ve parlatıcı bölmesini doldurduk,1 çay bardağı da içine serptik.




Yıkama Anında Bulaşık Makinası Uygulaması

 

Bulaşık Elde Yıkama: Elde yıkarken çöpürmesi için delikli bir kepçeyle ya da mikserle çırpabiliriz. Fakat köpük kısa sürede kayboluyor. Köpüğü önemsemeden yolumuza devam edersek sonuca ulaşıyoruz. Fakat köpüksüz temizlenmiyor hissine kapılırsak suyu yenilemeli ve her defasında çırpmayla suya hareket kazandırmalıyız. 1,5  lt sıcak suya 1 çay bardağı çöven kökü suyu ilave etmemiz yeterli oluyor.
Delikli Kepçeyle Köpürtme
Cam çaydanlıktaki biriken çay lekeleri için önceden çamaşır suyu kullanırdık.
Çöven Suyu bulaşıklardaki çay lekeleri için de çok iyi sonuç verdi.
Derimizin her şeyi içtiğini öğrendikten hasta olmak için daha fazla uğraşamayacağız.



Çamaşır Makinası: Çamaşır makinası kullanımında camdan görebildiklerimiz kadarıyla bulaşık makinasında olduğu gibi yoğun köpürme olmuyor. Fakat çorap tabanı ve gömlek yakasında yaptığımız gözlemlerde kirin % 100 çıkmadığı fakat bugüne kadar en iyilerini (pahalı !) kullandığımız deterjanlar kadar etki gösterdiğini gördük. Lekeler de etkili olduğunu söyleyemeyiz. Lekeler için doğal çözüm arayışlarımız devam ediyor, Bu konudaki gelişmeleri de sizlerle mutlaka paylaşmak isteriz.

Çamaşır makinasında ana yıkama gözüne 1 su bardağı ekliyoruz. Ön yıkama yapılacaksa 1 bardak ta ön yıkama gözüne ilave ediyoruz. Çamaşırların kokusuz olmasına dayanamayan yumuşatıcı nesli olarak Lavanta Yağı  ilaveli çözümler üreten arkadaşlar var. Bunları da denedikten sonra paylaşımlara devam edeceğiz.

Çöven kökü suyunun çamaşır makinasındaki performansına  9 puan veriyoruz. Kimyasal deterjanların sağlığımızdan götürdüklerini düşününce bizce çok iyi bir performans.

Saç Yıkama: Gözleri çok yakıyor, fakat saçları tertemiz ve yumuşak yapıyor.Yağlı saçlara sahip olanlar daha kolay anlayabilir.

Sebze- Meyve Yıkama:  10 puan. (Önceden özellikle meyveleri zirai ilaç kalıntılarından arındırmak için doğal olduğunu zannettiğimiz zeytinyağlı sabunla köpürttüğümüz suyla yıkardık (Kalıplaşmış sabunların içeriğinde Sodyum Hidroksit - Kostik  olduğunu öğrenene kadar) Sebzeleri de  sirkeli suda 2-3 dk bekletirdik. Çöven Kökü Suyunun meyvelerde ve sebzelerde verdiği kayganlıkla zirai kimyasalları yüzeyden kopardığı, dezenfektan yönüyle de mikroorganizmaları öldürdüğü inancını taşıyoruz.

Yüzey Temizleme:Mermer ve mermerit  tezgah üstü, fayanslar ve ocak üzerinde kurumuş yağları da oldukça güzel çıkartıyor. Ovma sırasındaki kas gücü sarfiyatı sadece yağ çözücü olanlara göre bile daha az.




Çöven Nedir ?

 Kaynak: Türk Dil Kurumu Sözlüğü

1. isim, bitki bilimi Kökü ve dalları, suyu sabun katılmış gibi köpürten, kir temizleyici bir bitki, sabun otu, helvacı kökü (Saponaria officinalis)

Çöven Hikayemiz


 
Usta Petek Arıcılık Firması olarak üretim proseslerimiz için sıfır kimyasal  çözümleri arayışımız ve Dr.Aidin Salih'in Gerçek Tıp Kitabıyla tanışıklığımız bizi yaşamımızın her alanı için doğal temizleyiciler arayışına yöneltti.

O günlerde tanıştığımız genç yaşına çok fazla tecrübe sığdırmış olan Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Teknikeri Nazım Tanrıkulu Beyefendi'yle karşılaşmamız ve bize  sabun otu ismiyle  çöveni önermesi  hikayemizin başlangıcı oldu, daha sonra   arayışlarımız Google' ye ulaşınca kendimizi Kimya Mühendisi Esra Coşkun Hanımefendi'nin www.sabunagaci.com sitesinde bulduk. Bir Hindistan bitkisi olan sabun ağacının muadili olarak Ülkemizde daha rahat ulaşabileceğimiz  çöven köküyle böyle tanıştık.

Allah'ın insanın her ihtiyacı için çözümleri de beraberinde gönderdiği bu alemde bu arkadaşlarımız modern yozlaşmamızın perdelerini kaldırmamıza yardımcı oldukları için kendilerine teşekkürü borç biliriz.

Tedarikçi temini ve denemelerden sonra  elde ettiğimiz tüm  sonuçları burada  paylaşıyoruz. Çöven Kökü kullanmakta veya kullanacak olanların görüşlerini de beklemekteyiz.

                                       WHAT A WONDERFUL WORLD   Louis Armstrong